Bağırsak Floramız Sağlığımızın Anahtarı
Hipokratın ‘BÜTÜN HASTALIKLAR BAĞIRSAKTA BAŞLAR !’ sözü öylesine yerinde ki..! Bunun bir de “ruh, zihin” ayağı var ama beyin ve bağırsaklar işbirliği içinde çalıştığı için bağırsaklara 2. beyin deniliyor. İnsan GUT’ında 200 milyon nöron mevcut. Yani bir kedi veya köpeğin beynindeki kadar. Kedi veya köpeğin akıllı olduğunu düşünüyorsanız bağırsaklarınız da o kadar akıllı.😳
Sindirim kanalımız (GI) yeryüzündeki en karmaşık ekosisteme sahip. Mikrobiyomda 100 trilyon bakteri, mantar, virüs ve diğer mikroorganizma yaşıyor ve mental, duygusal ve fiziksel sağlığımızı belirliyorlar. Düşünün ki vücudumuzdaki mikroorganizmalar “insan hücrelerinin 10 katı büyüklükte” ve çoğunluğu sindirim kanalında yaşıyor. İnsan DNA’sından daha fazla bakteri DNA’sına sahibiz.
Tüm zamanların en büyük bütçeli projelerinden biri olan Amerikan Ulusal Sağlık Enst’nün “İnsan Microbiome Projesi” yine büyük bütçeli benzer bir diğer proje olan “İnsan Genome Projesi”nin devamı niteliğinde başlatılıyor. Zira gen dizilimi üzerinde çalışan bilim insanları eksik noktaların kaynağının “microbiome” olduğunu düşünüyorlar. Projenin amacı mikropların bir kataloğunu çıkarmak, mikrobiyal floramızın sağlık ve hastalıklar arasındaki ilişkilerini ortaya çıkarmak ki bu bazı hastalıklar için kesinleşmiş. Projeden bir mikrop veri tabanı çıkarılmış bile.
Bilimin gittiği nokta bazen gerçekten ürkütüyor insanı.! 🙄🤭 Bir röp da dinlemiştim, silikon vadisinden bir teknoloji şirketi yakın bir zaman sonra “Akıllı WC” piyasaya sürecekmiş.! Amaç dışkınız üzerinden size sağlığınızı anında rapor edecek bir tuvalet üretmek..!! İnsanın zekasına akıl sır ermiyor..
Bağırsaklarımızın uzunluğu açtığımızda bir tenis sahası büyüklüğündedir. Bağırsaklarımızda “dengeli bir ekosistemde %80 sağlıklı mikroorganizmalar, %20 ise kötü bakteriler yaşıyor. İşte temelde bu dengenin bozulması domino taşları gibi sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor.! Şu günlerde gündemimde “bağırsaklar” var. Yeniden GI testi yaptırıyorum. Demem o ki yediklerinize odaklanmak 1. kural ama gözden kaçması olası bence en önemli sorun yediklerinizi sindirebiliyor musunuz? Ortaklarınız var mı? kimler ? özetle içeride neler oluyor?”
Peki floramız neden bozuluyor?
👉Besin değeri düşük ve inflamasyona neden olan beslenme şeklimiz,
👉Kötü bakterileri besleyen “şeker yüklü işlenmiş gıdalar”,
👉Gereksiz yere kullanılan antibiyotikler,
👉Yiyeceklerimizdeki kimyasallar ve koruyucular,
👉Antibiyotik ve hormon yüklü konvansiyonel hayvan etleri,
👉Probiyotikten ve prebiyotikten yoksun beslenme,
👉Toprakla temasın az olması,
👉Klor ve florürlü sular,
👉Antibakteriyel sabunlar, triklosan içeren ürünler,
👉Kronik STRES (ahh stres ahh..!!) .
Buraya kadarki kısım sıkça duyduğunuz kısım. Ancak gözümüzden kaçan bir diğer önemli sorun ise hatalı beslenme şeklimizin yarattığı
👉 SİNDİRİM VE EMİLİM SORUNLARI !!! 🤭
Daha önce de alıntılar yapmıştım.Sadece yediğiniz değil yediklerinizin yediği şeylerden de etkileniyorsunuz. Yani yediklerinizde “nitelik” önemli. Ayrıca “ne yediğinizden daha çok ne sindirdirebildiğiniz önemli..!!
İyi sindirim için yerinde ve yeterli “Enzimlere ve Mide Asidine” ihtiyacımız var.!! Peki sindirim enzimlerinin aktive olması ve mide asidini bozan şeyler neler hiç düşündünüz mü ? Enbette bu noktada asit önleyicilerin getirdiği sorunlar gibi derin konulara girmeyeceğim ama aklımızın bir köşesinde bence bu da bulunmalı. Günlük beslenme düzenimizde yangını alevlendiren şeyler ise;
- Az çiğnemek ve hızlı yemek yemek
- yemek sırasında sıvı tüketmek
Gibi iki adet gözden kaçan basit ama çok önemli faktör bulunuyor. Zira bu iki faktör beraberinde ciddi sorunları da getiriyor. Sindirim sürecinin aksaması ve olumsuz etkilenmesi ile yiyeceklerimizi yeterince sindiremiyoruz. Sindirilemeyen
Yiyecekler ise bağırsaklarımızdaki patojen bakterileri besliyor. Yanı sıra bir yandan artan patojen miktarı ile bağırsak duvarının zarar görmesi nedeniyle de ‘Geçirgen Bağırsak (Leaky Gut)’ meydana geliyor. Sanıyorum bu aşamda çoğumuz geçirgen bağırsağın otoimmünitenin en önemli tetikleyicilerinden biri olduğunu biliyoruzdur.
Bağırsaklarımızdaki bakteri dengesinin bozulması (dysbiosis) ve eliminasyon/dışkılama problemleri durumunda mantar, parazit, bakteri ve virüsler artmaktadır. Sistemin patojenik bakteri ve virüsler tarafından istilası ise evi yangın basması anlamına gelmektedir. Geçirgen bağırsak nedeniyle kan dolaşımına geçen patojenler bağışıklık sistemini de alarma geçirmektedir. Dolayısı ile bağışıklık sistemi agresif bir şekilde savunma amaçlı saldırıya geçmektedir. Zira bildiğiniz üzere bağışıklık sistemimizin %80’i bağırsaklarda yer alır. Bağışıklık sistemimizin saldırılarından nasibini alan doku ve organlarımızı ise genetik yatkınlığımız belirler. .
Kısacası olayın işleyiş mekanizması bu şekildedir. Elbette çok daha kapsamlı şekilde açılacak başlıklar söz konusudur. Genetiğinizden travmaya kadar uzanan süreçte bedenimiz aslında DENGE içinde çalışmaya programlanmıştır. Bu dengeyi bozan ve doğal olmayan tüm faktörler bize yol su elektrik olarak bir gün mutlaka geri dönecektir.
Özetleyecek olursak şifa yolculuğunda puzzle’ın belki de en kritik parçası “Bağırsak florası”dır. Yani özetle b.k deyip geçmeyin, çok kritik bilgiler taşıyor! Bağırsak ve beyin 🧠 ilişkisi üzerinden depresyon, anksiyete ve nörolojik vd sorunlar da beraberinde geliyor!
Bağırsakların Tamiri İçin Ne Yapılmalı ?
- İlk olarak yangıda odun atmayı kesmemiz gerekiyor. Bunun için inflamatuar yiyeceklerden (tahıllar, süt, şeker vd) uzak durmalı, antienflamatuar ve antioksidan, mevsiminde sebze ve meyvelerden (olası besin hassasiyetlerinizi dikkate alarak) ve sağlıklı yağlardan zengin beslenme düzenine geçmeliyiz.
- Gerekli GI/ bağırsak testleri yaptırarak öncelikle bağırsaklarımızın durumunu değerlendirmek bana göre en ideali. Mantar, parazitler, bakteriler gibi patojenlerin durumunun incelenmesi teşhis, tedavi ve beslenme planını da şekillendirmektir.
- Pathojenlerin temizlenerek, inflamasyonun söndürülmesi ve bağırsakların tamir edilmesi, hydrochloric asit düzeyinin desteklenerek optimize edilmesi,
- Bağırsakların iyi bakterilerle desteklenmesi (probiyotikler ve prebiyotikler)
Burada yazılanlar aslında uzun bir süreçte yaptığım araştırmaların kafamda da derlenmiş toparlanmış hap bir özetini oluşturuyor. Ancak yine de bu yazıyı yazarken kaynak olarak aldığım seçmeli birkaç yayını listeledim. Aslında burada anlatmak istediğim şey günümüzde hızla artan kronik hastalıkların altında yatan nedenlerden biri belki de en önemlisi ‘bağırsak sağlığımız’. O nedenle de şifa sürecinde bir yandan beslenmemizi yeniden düzenlerken öte yandan bağırsak sağlığımıza daha çok odaklanmamız gerekiyor. Zira bağırsaklarımızda yaratacağımız optimal ortam tüm sağlığımızı kökten değiştireceğine derinden inanıyorum.
KAYNAKLAR
- https://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2018/11/03/gut-and-brain-connection.aspx
- https://drknews.com/leaky-gut-autoimmune-diet/
- Boroch, Ann. “The Candida Cure: The 90-Day Program to Beat Candida & Restore Vibrant Health.”
- Myers M.D., Amy. “The Autoimmune Solution: Prevent and Reverse the Full Spectrum of Inflammatory Symptoms and Diseases.”
- Grace Liu The Magic in YourMicrobiome
Bir cevap yazın