Modern çağın hızlı yaşam koşullarında en çok ihmal ettiğimiz şeylerin başında ‘beslenmemiz ve uykumuz’ geliyor. Günümüzde `Hızlı Yiyecek (Fast Food)’ kavramı çığ gibi büyüdü ve çocuklarımızı dahi esir aldı. Oysa herşeyin şipşak/hızlı olmasini istediğimiz günümüz yaşam koşulları zamanla yine sağlığımıza kesilen faturaya dönüştü.
Günümüzde beslenme işini hızlandırmak için teknolojinin bize sunduğu şeylerden biri de hayatımıza 40+ yıl önce giren MİKRODALGA fırınlar. Artık neredeyse her evin mutfağında baş köşede yerini aldı bu aletler. En düşündürücüsü de yemek ısıtmak bir yana dursun artık insanlar yemeklerini dahi mikrodalgada pişirmeye başladılar.
Peki böylesine hızlı ve güçlü bir formatta yiyecekleri ısıtan mikrodalga fırınlar elektromanyetik radyasyon ve diğer sağlık riskleri taşımıyor mu diye insan haklı olarak sorguluyor.
Mikrodalga da ışık ve radyo dalgaları gibi elektromagnetik bir enerji turu. Saniyede 186,282 mil hızla seyahat ediyor. Modern teknoloji çağında telefon sinyalleri, TV programları ve bilgisayar gibi alanlarda da mikrodalgalar kullanılıyor. Mikrodalga fırınlarda oluşan mikro dalga boyu radyasyon yiyeceklerdeki moleküllerle etkileşime geçiyor.
Geçenlerde Türkiye’de fonksiyonel sağlık konusunda çalışmalar yapan Fonksiyonal Tıp Akademisi’nin Instagram iletilerinden birinde mikrodalga fırınları aklama yazısını görünce açıkçası çok şaşırdım. Hemen bilgi ve tecrübesine güvendiğim dünyaca ünlü birkaç fonksiyonel hekimin konuyla ilgili makalelerini araştırıp okudum. Bu noktada doğrudan bilimsel makalelere de değişebilirdim ama biliyorum ki burada görüşlerini özetleyeceğim isimler o kısmı zaten hakkıyla yapıyorlar.
Görünen o ki mikrodalga fırınların riskleri konusunda henüz fonksiyonel uzmanlar arasında dahi fikir ayrılığı var.
Paleo akımı öncülerinden olan Dr. Sarah Ballantyne mikrodalga fırınların çalışma prensibine değiniyor. Buna göre non-ionizing radyasyon (düşük frekans enerji kaynağı elektromanyetik radyasyon) sınıfında yer alan mikrodalga fırınların X-ray ve ultraviolet (UV) gibi daha yüksek frekans termal enerji kaynağı olan ionizing radyasyondan farklı olduğunu ifade ediyor.
Non-ionizing radyasyon enerji transferini vibrasyon ile yapıyor ve vibrasyon da yiyeceklerin ısınmasına neden oluyor. Ses ve radyo dalgaları ve ışık da non-ionizing sınıfına giren şeyler arasında. Bu nedenle Dr. Sarah mikrodalganın DNA veya kimyasal yapı değiştirme gibi radyoaktif özellikte olmadığını iddia ediyor ve eleştirileri de kendince çürüterek mikrodalganın yiyeceklere diğer herhangi bir pişirme yönteminden daha fazla zarar vermediği görüşünü savunuyor. Hatta mikrodalganın bazı yiyeceklerin besin değerini arttırdığını dahi iddia ediyor.!
Yine tanınmış fonksiyonel hekimlerden biri olan Dr. Chris Kresser de benzer bir yazı kaleme almış. Kresser aşağıdaki şekilde de görüldüğü üzere mikrodalga elektromanyetik dalga boyunun UV ve X-ray gibi daha kısa ve yüksek enerjiye sahip dalga boylarına göre uzun dalga boyuna sahip olduğunu belirtiyor. Kresser radyasyon almamak için mikrodalga çalışırken yüzünüzü fırına çevirip yakınında beklemeyin, uzakta durun önerisinde bulunuyor. Buna karşın mikrodalga radyasyonundan alınan radyasyonun cep tlf radyasyonundan alınandan fazla olmadığını belirtiyor.
Görüşlerine genel olarak katıldığım her iki hekimin de bu konudaki argümanları bana hala çok ikna edici ve yeterli gelmedi doğrusu.
Dünyaca ünlü bir diğer fonksiyonel hekim olan Dr. Mercola da EMF ile ilgili araştırmaları ile öne çıkıyor. Bu konuda youtube üzerinde de çok sayıda konuşması da var ilgilenenler için (3). Mercola EMF ile ilgili bir dünya zirvesinde de EMF tehlikelerine çok etkili şekilde değişmişti (burada detaya girmeyeceğim) ve burada bir konuşmasında konunun çok önemli olduğunu ve şu sıralar (2018) EMF konulu bir kitap üzerinde çalıştığını belirtmişti. Bunu bildiğim için Mercola’nın mikrodalga fırın kullanımı hakkındaki görüşünü de merak ettim.
Mercola yarattıkları termal etki nedeniyle X-ray gibi ionizing radyasyon kaynaklarının kanserojen kabul edilirken non-ionizing sınıfta yer alan EMF kaynaklarının ki bunlara cep telefonları ve Wi-fi gibi kaynaklar da dahil uzun dönem etkileri konusunda yeterince araştırma yapılmamış olmasının ağır bir dilde eleştiriyor. Mercola günümüzdeki EMF radyasyon kaynaklarının çokluğu nedeniyle fazlasıyla bir elektromanyetik etkiye maruz kaldığımızı ve bu tür non-ionizing kaynakların kesintisiz toksik oksidatif stres etkisi nedeniyle insan sağlığı için çok daha zararlı olduklarını savunuyor (5).
Mercola yazısında Biyofizik Prof. Emeritüs Martin Pall, Ph.D.un birçok diğer bilimsel araştırmayı referans gösterdiği araştırmasına değinerek düşük düzey termal olmayan mikrodalga maruz kalmanin hücre içindeki kalsiyum kanalları (voltage gated calcium channels-VGCCs) üzerinden toksik serbest radikal tipi peroxynitrite ve hydroxyl açığa çıkararak oksidatif stres ve mitokondriyal disfonksiyon meydana getirerek biyolojik hasara neden olduğunu belirtiyor (4).
Aşağıda dr. Mercola’nın mikrodalga fırın tehlikesinin nedenlerini anlattığı makalesinden ana başlıklar kısaca şöyle;
- Günümüzün Endüstriyel tarım uygulamaları, agresif tarımcılık ve kimyasal tarım ilaçları vd. yüzünden toprağın ve yiyeceklerin besin kalitesi azaldı. O nedenle artık yiyeceklerden almamız gereken mineral, vitaminler ve enzimleri zaten alamıyoruz.
- Yiyeceklerin içindeki su molekülünü saniyede 2.5 milyar titretiyor ve neticede yiyeceği şu buharı ile ısıtıyor. Yiyeceği ısıtmakla kalmıyor aynı zamanda kimyasal yapısını da değiştiriyor. Yiyeceğin besin değerini düşürüyor ve yüksek ısıda kanserojen toksinler üretiyor. Plastikte ısıtıldığında BPA gibi toksik kimyasallar da yiyeceklere geçiyor.
- Mikrodalgalar gigahertz sıklıkta 4G hücresel ağlara benzer şekilde çalışıyor. Dolayısı ile tehlike gerekçeleri de benzer. Mikrodalgayı her açtığımızda cep telefonundan binlerce kat daha fazla miktarda radyasyona maruz kalıyoruz. Konvansiyonel bilim ve endüstri ise cep tlf ve Wi-Fi gibi aletlerin termal hasara neden olmadığı için zararlı olmadığını savunuyor !
- En yıkıcı serbest radikallerden olan hydroxyl serbest radikallerin açığa çıkararak DNA hasarına ve mitokondri disfonksiyonuna neden oluyor. Kronik hastalıklar riskini artırıyor. Vücudun toksinlerden arınma becerisine zarar veriyor ve patojenik enfeksiyonlara karşı bağışıklık tepkisine zarar veriyor.
- Mikrodalga yiyeceklerin besin değerini yitiriyor ve kanserojen toksinler üretiyor.
- Yüksek dozda mikrodalga radyasyonuna maruz kalan kişilerde ‘mikrodalga rahatsızlığında kişi bağışıklık sistemi zayıflığı, lenf bezlerinin şişmesi, iştah kaybı, göz ve görme bozukluğu, depresyon, baş ağrısı, baş dönmesi vb. gibi bulgular görülmektedir.
Neticede görüldüğü üzere gerekçelerini yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştığım farklı görüşler söz konusu. Dolayısı ile bu bilgiler ışığında kendi kararımızı vermek için sağ duyumuzu kullanmamız gerekiyor. Benim kendi görüşüm insan doğasına aykırı olan ve işin içine turu ne olursa olsun elektromanyetik radyasyonun girdiği hızlı bir pişirme yöntemi neresinden değerlendirirsem değerlendireyim `zararsızdır` diyemem.!
Kabul ediyorum ki mikrodalga fırınlar özellikle yemekleri ısıtmak için insana çok büyük yardımcı. Ancak evimizde ve hatta çevremizde zaten fazlasıyla olan EMF kaynaklarını hayatımızdan mümkün olduğunca elimine etmek sanırım biyolojimiz için en doğrusu olacaktır diye düşünüyorum. Bunlar benim kendi adıma kendime ve ailem için çıkardığım sonuçtur. Gerisini düşünüp taşınıp karar vermek de bilim `kesin bir dille aksini kanıtlamadıkça` kişinin kendisine kalıyor.
KAYNAKLAR
- https://www.thepaleomom.com/are-microwaves-safe-to-use/
- https://chriskresser.com/are-microwave-ovens-safe/
- https://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2017/09/24/electronic-devices-emf-dangers.aspx
- https://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2010/05/18/microwave-hazards.aspx
- https://drruscio.com/emf-exposure/
- https://www.health-science.com/microwave-hazards/
Bir cevap yazın