Modern tıbbın babası kabul edilen Hippocratesin sözünü hatırlatmak istedim. ‘GIDA İLAÇTIR” demiş. Bence bu söz her şeyi özetliyor! Yediklerimize sadece kalori gözüyle bakmamamız gerektiğini hatırlatıyor. Zira ağzımıza attığımız her lokma bizi ya kronik hastalıklara bir adım daha yaklaştırıyor ya da uzaklaştırıyor.
Gıdalarla aldığımız vitamin ve mineraller, antioksidanlar, lifler, protein ve yağlar optimal bir sağlık için zorunludur. Gıdalardaki mikro besinlerin sağlığımız üzerindeki etkisi ise çok kritiktir. Besin değeri yüksek gerçek gıdaların bizi hastalık riskinden koruduğu bir gerçektir. Bunun tam tersi şekilde işlenmiş gıda benzeri paketli ve enflamatuar yiyeceklerin de bizi hastalıklara yaklaştırdığı da bir gerçektir.
Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu günlük vitamin ve mineraller düşük miktarda da olsa etkileri büyüktür. Ayrıca dışarıdan alınan takviyeler gerçek gıdaların yerini tutamaz.
Örneğin C, D ve Folat vitaminlerindeki eksikler kalp sorunu ve bağışıklık sisteminde disfonksiyone neden olur ki bu da Kanser riskini yükseltir. Besinlerle aldığımız antioksidanlar hücrelerimizi serbest radikallerin hasarından korur. Araştırmalar polyphenol antioksidanların depresyon, diyabet, demans ve kalp sağlığı üzerinde etkili olduğunu göstermektedir.
Sebze ve meyvelerden aldığımız ‘lifler’ sağlıklı bir beslenmenin ana unsurlarındandır. İyi sindirim ve eliminasyona destek olur, ayrıca bağırsaklarımızdaki faydalı bakterileri besler. Bağışıklık sistemimizi destekleyerek inflamasyonu azaltır ve hastalıklara karşı savunmamızı güçlendirirler. Lif açısından fakir bir beslenme düzeni ise kanser ve kalp krizi dahil hastalık riskini artırır.
Protein ve yağlar ise sağlık için kritik rolü olan besin değeri yüksek yiyeceklerdir. Proteinin ana yapısını oluşturan amino asitler bağışıklık fonksiyonlarını destekler, kas yapımı, metabolizma ve gelişimde rol oynar. Yağlar ise enerji sağlamanın yanı sıra besinlerin emilimine destek olur.
Omega-3 yağ asitleri inflamasyon düzenlemeye yardım eder. Kalp ve bağışıklık sağlığını destekler.
Günümüzün işlenmiş gıdaları vitamin ve mineraller açısından ne yazık ki eksiktir. Gerek işlenmiş gıdalar, gerekse toksik besinler ve yaşam koşulları nedeniyle günümüzde birçok insan besin yetersizlikleri ve kronik hastalıklarla boğuşmaktadır.
Şeker, işlenmiş ürünler, fast food / hazır yiyecekler, rafine tahıllar hastalıkların, kalp hastalığı, diyabet ve obezitenin altında yatan sağlıksız besinlerdir. İşlenmiş gıdalar bağırsak bakterilerine zarar vermekte, insülin direncini artırmak, kronik inflamasyona neden olmakta ve genel olarak hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. 100 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırmaya göre işlenmiş gıdaların %10 oranında artması halinde kanser riski de %12 artmaktadır.
Besin Değeri Yüksek Beslenme Hastalıklardan Korumaktadır !
Sağlıklı yağlar açısından zengin Akdeniz diyeti kalp hastalıkları, nörodejeneratif hastalıklar, diyabet, obezite ve kanser riskini azaltmaktadır. Bitkisel temelli ve Paleo tipi beslenme de hastalıklara karşı koruyucu ve diyabet vb. bazı sağlık sorunlarını geri çevirici özelliktedir.
Yiyeceklerimizin biri hastalıklardan koruma ve hastalık riskini azaltma etkisi olmakla birlikte her hastalığın sadece beslenme ile tedavisi mümkün değildir. Genetik, stres, hava kirliliği, yaşlanma, enfeksiyonlar ve hareketsiz yaşam, alkol ve tütün tüketimi gibi diğer birçok etken de tedavide rol alır.
Buna karşın unutulmamalıdır ki gıdalar medikal ilaçların muadili değildir. Her ne kadar beslenme ve yaşam alışkanlıklarının düzenlenmesi ile kolaylıkla bırakılabilecek birçok ilaç fazlasıyla yazılıyor olsa dahi ilaçlar kafaya göre bırakılmamalı mutlaka bir hekim gözetiminde değerlendirilerek uygun olması durumunda azaltılmalıdır.
GIDA BENZERİ İŞLENMİŞ ÜRÜNLER CENNETİ MARKERLER
Eğer onunun özünü kavrarsak ve ‘gerçek besin’ nedir bunu kafamızda oturtursak eminim marketlerdeki Gıda Benzeri Yiyeceklere karşı bakış açınız değişecek….!
Yediklerimizin sağlığımız üzerindeki gücünü ve iyileştirici özelliklerini anladığımız gün eminim yiyeceklere bakışımız tamamen değişecek. Marketlerde kutulardaki işlenmiş ürünlerle dolu raflara boş boş bakmaya ve kasalarda insanların kötü tercihlerine acıyarak/dehşet içinde bakmaya başlayacağız..Hatta çocuklarımıza şeker, süt, unlu gıdalar dayatan okullardaki zihniyete öfkeleneceğiz. Şu an ben o haldeyim.
- Sizce modern çağın insanı neden sayısız hastalıkla mücadele ediyor?
- Çocuklarımız daha küçük yaşta neden obez? ve hastalıklarla erken tanışıyorlar?
- Kronik hastalıklar ve depresyon neden bu kadar yaygın?
- Atalarımızdan farklı nasıl besleniyoruz ve yaşıyoruz?
- İnsan için doğal olan nedir? Neden köylerde doğal ortamda yaşayan insanlar genel olarak daha sağlıklı?
- Neden yiyeceklerimizle oynandı/oynanıyor? Neden ekmeğimiz, buğdayımız değişti? Neden sağlığımızla oynanıyor?
- Neden her şeyimiz var ama daha az mutluyuz?
- ve ve neden hala yediklerimizin sağlığımızı ne ölçüde etkilediğini idrak edemiyoruz?
Onca bilim insanı bize “yapmayın etmeyin doğal olanı, işlenmemiş olanı yiyin! topraktan beslenen, renkleri yiyin, hücrelerinizi renklerle besleyin. Bağışıklık sisteminizin kafasını karıştıran ve bedeninizde yangılara neden olan yiyecekleri (gluten, süt vd.) yemeyin, sağlıklı yağdan korkmayın, kan şekerinizi ve hormonlarınızı dengede tutun..” dediği halde bir türlü anlamak istemeyiz..?
Bu sorunun cevabını verebiliyor muyuz ? NEDEN ?
Neden ağrılar içinde ilaçlarla yaşatılan ve hastalıklarla boğuşan insanlar hala öyle boş gözlerle “yokk artık o kadar da değil!” “…ya da “aman beee böyle de yaşanmaz ki?” – (o ne demekse!?) diye acıyarak bakar bizim gibilerin yüzüne?.
Biz insanoğlu ne ara bu kadar “Un ve tahıl” düşkünü olduk?
Sağlık için mühim olan ilk adım insanın kendi kafasında attığı adımdır!
SAĞLIĞIMIZI GELİŞTİRİCİ GERÇEK BESİNLER
- Mor ve Kırmızı Meyveler – Kronik hastalıklardan ve kanserden koruyucu özellikte olduğunu gösteren sayısı araştırma vardır.
- Lahanagiller / Kükürtlü Sebzeler – Brokoli ve kale gibi antioksidan yüklü sebzelerdir. Kalp hastalıklarından koruma ve uzun yaşama katkı sağlamaktadır.
- Omega 3 zengini yağlı balıklar – Somon, sardin gibi yağlı balıklar inflamasyona karşı etkili ve kalp sağlığını koruyucudur.
- Mantarlar – Özellikle maitake ve reishi gibi özel mantarlarda bağışıklığı, kalp ve beyni koruyucu özellikler mevcuttur.
- Baharatlar – Zerdeçal, zencefil, tarçın gibi şifalı baharatlar sağlık için önemli bileşenlere sahiptir. Örneğin zerdeçalın arthritis ve metabolic sendroma yardımcı olduğu görülmüştür.
- Bitkiler – Maydanoz, kekik, biberiye gibi bitkiler sadece tat vermekle kalmaz aynı zamanda sağlığı destekleyici nitelikleri vardır.
- Yeşil Çay – İnflamasyonu düşürdüğü ve hastalık riskini azalttığına dair araştırmalar vardır.
- Kuruyemişler, avokado, zeytinyağı, bal, yosun ve fermente gıdalar benzer şekilde medicinal özellikler içermektedir.
Sebzeler ve meyveler gibi gerçek ve tam gıdalardan zengin bir beslenme düzeni gıdaların ilaç gücünden yararlanmanın en kolay yoludur.
KAYNAK
Bir cevap yazın