Bir yiyeceğin besin değerinin yüksek olması onun herkes için sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor! Bu konuda en önemli etkenlerden biri olası “gıda hassasiyetlerimiz” diğeri ise “Geçirgen Bağırsak gibi sindirim sorunlarımız ve en önemlisi de hali hazırda bir “otoimmun veya diyabet” hastalığımızın olup olmaması.!
“BAKLAGİLLERİ’ kime sorsanız oyunu “sağlıklı” dan yana kullanacaktır. Baklagiller vejeteryan ve vegan beslenenlerin temel “protein kaynağı’dır. Turk halkı olarak “kuru fasulye, nohut ve mercimek” ile duygusal bir bağımız da var sanki. Ancak işin bilimsel kısmına biraz girildiğinde görüyoruz ki “baklagiller” özellikle otoimmun hastalıkları olanlar ve diyabetliler için (Tip 1 ve 2) tuketilmesi riskli gruba giriyorlar.! Paleo, AIP vb. gibi iyileşme odaklı beslenme protokollerinde de beslenmeden elimine ediliyorlar..! Bunun nedenlerini Paleo beslenme öncüleri “bilimsel olarak” detaylı biçimde açıklıyorlar. Burada hepsine yer vermem ve detaya girmek mümkün değil.
Söz verdiğim üzere “Pegan” beslenme modelini gündeme getiren, dünyaca ünlü fonksiyonel hekim Dr. Hyman’ın son kitabinda (What the Heck Should I Eat?) “BAKLAGİLLER” ile görüşlerini kısaca özetlemek istedim;
- Sağlıklı bir beslenmede “protein” tüketimi önemlidir. Özellikle de yaşlandıkça zayıflayan kaslar dolayısı ile kişinin protein ihtiyacı artar. Ancak düşünülenin aksine bitkisel protein içeren baklagiller hayvansal proteinin yerini tutamazlar. Proteinden daha fazla “karbonhidrat” icerirler. 170 gr bir et’in sağladığı protein icin 2.5 bardak kuru fasulye tüketmek gerekir.
- Baklagiller insan beslenmesine Tarım devrim ile sonradan/10 bin yıl önce girmiştir. Otoimmun hastalıklarda inflamasyonu tetikleyen proteinler icerirler.
- Baklagiller sebze grubuna girmez, bitkilerin tohumlarıdır. Yeni bir yaşam için gerekli her şeyi içerir ve sağlıklı bir insan için besinsel degeri yüksektir (potasyum, demir, çinko, magnesium, folate, vit B6 ve lif oranı yüksektir.
- Karbonhidrat, nisasta orani cok yuksek oldugu icin diyabetliler için (Tip 1 ve Tip2) tam bir yıkımdır. Ancak Diyabetiniz veya Otoimmun hastalığınız yoksa sağlıklı beslenmenin bir parçası olabilir.
- LEKTIN- Otoimmun hastalıklar için en önemli risk baklagillerdeki “lektin” unsurudur. Lektin bitkilerin haserelere yem olmamak ve kendilerini korumak için (sindirilmeme) kullandıkları bir silahtır ve en yaygın alerjenlerden biridir. Bağırsak duvarına zarar verir. Aynı sorun yerfistigi, buğday ve tahılda da vardır. Vucutta inflamasyona neden olur. Geçirgen bağırsak ve otoimmün hastalıklarla da ilişkili olduğu düşünülüyor.!
- Baklagillerin pişirilmesi de riski ortadan kaldırmıyor. Aksine kuru fasulye tipi fasulye (kidney beans) daha da artıyor. Lektin etkisini dusurmenin en iyi yolu fermantasyon ve düdüklü tencere gibi basınçlı pişiricilerde pişirmek.
- Fitik Asit (Phytic Acid) – Anti-besin özelliği olan fitil asit sindirimi engeller (not: Uzun süre suda bekletme fitik asitin çözülmesi ve besinlerin açığa çıkması için kullanılan yöntemdir.)
- Baklagiller bağırsakta kötü bakterilerin artmasına da neden olabiliyor. Bu nedenle gaz üretimine ve inflamasyona neden oluyor.
- Eğer otoimmun hastalığınız veya diyabet (Tip 1 ve 2) var ise baklagillerden uzak durun…!!!
- Diyabetlilerin dusuk karbonhidrat ile beslenmesi fayda sağlayacaktır.!
- Vegan ve vejeteryanların diyabeti geri çevirmesi çok zordur.!
- Baklagiller tahıllara kıyasla kan şekerini daha yavas yükseltir o yüzden tahıllardan daha iyi bir karbonhidrat sayılır.
- Baklagil tüketilmesi durumunda aralarında en iyisi “MERCİMEK”tir. — Dr. Mark Hyman
Bir cevap yazın