Ve bir gün gelir kendin gibi hissetmemeye başlarsın…! Çünkü artık nur topu gibi bir otoimmun hastalığın vardır. Ve o kapını çaldığında aslında çok uzun yoldan geçmiş de gelmiştir ve sen büyük ihtimalle o zamana kadar geldiğini anlamamışsındır. Çünkü o zamana kadar bunu sana haber veren biri muhtemelen çıkmamıştır…!
Selam…! Ben ELİF !
2011 yılında ana vatanı Türkiye’den uzak diyarlara Kanada’ya (Toronto) göçmüş bir Türk ve Kanada vatandaşıyım. Ömrümün belki de yarısını geçirdiğim Türkiye’de TÜBİTAK’da sürdürdüğüm profesyonel yaşantımı bırakarak eşim ve hayattaki tek varlığım oğlum ile birlikte Kanada’da yeni bir hayata adım attım. 2016 yılında rüzgar bizi bu defa da Amerika’ya sürükledi ve 2016 sonundan bu yana Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde teknolojinin göbeği kabul edilen Silikon Vadisi’nde Cupertino’da yaşıyoruz.
Bu sayfayı açma amacım 40’lı yaşlarımın başında tanıştığım Hashimoto hastalığım nedeniyle başladığım, daha sonra kişisel bir öğrenme tutkusuna da dönüşen OTOİMMÜN İYİLEŞME ve SAĞLIK yolculuğumda öğrendiklerimi ve tecrübelerimi sizlerle paylaşmak !
Eğer yolun şu an bu sayfaya düştüyse anlıyorum ki hayatının bir döneminde sen de nasıl olduğunu anlamadığın gizemli bir otoimmün hastalıkla tanıştın ! ve sana ne olduğunu, nasıl olduğunu anlamaya ve ne yapman gerektiğini bulmaya çalışıyor olmalısın.!? Ya da belkide çok sevdiğin bir yakının kronik sağlık sorunları ile boğuşuyor ve sen ona yardım etmek için çabalıyorsun. Ya da pozitif taraftan bakacak olursak, belki de sen her şeyin hızla kirlendiği günümüz dünyasında mucize eseri sağlıklı kalabilmeyi başarmış şanslı azınlık arasındasın. Öyleyse tebrik ediyorum seni…! Her ne şekilde oldu da yolun buralara düştüyse sayfama ‘HOŞGELDİN’ demek istiyorum.
Ben 16 yılını Türkiye’de (Ankara) TÜBİTAK’da ve 2 yılını da Toronto Kanada’da olmak üzere profesyonel kariyerinin toplam 18 yılını akademik araştırma kurumlarında geçirmiş doktoralı bir kütüphaneciyim. Mesleğim herşeyden once bana gerçek bilginin peşinden gitmeyi ve `araştırma` yapmayı öğretti. Buna minnettarım ve bilgiye aşkla bağlıyım.
Gerek iş disiplini ve fazlasıyla sorumluluk bilinci ile geçirdiğim yıllarımda edindiğim kurumsal tecrübelerim, gerekse beraberinde yürüttüğüm akademik tecrübelerim bana hayata dair çok önemli birşey öğretti. O da `gerçek ve doğru bilgiye erişim ve araştırma kültürü`nün önemi. Şimdi bu kültür bana kendi kendi sağlık yolculuğumda da yol gösteriyor.
2013 yılında hastalığımın adını ilk duyduğumda (Hashimoto Tiroid) ilk sorum herkes gibi `HASHIMOTO NEDİR?` oldu. Devamında kendimi kütüphanelerde araştırma yaparken bulduğum bu süreçte insan bağışıklık sisteminin gizemlerine dair sayfaları araladıkça merakım ve öğrenme isteğim katlanarak arttı. Çünkü ben `BİLGİ GÜÇTÜR`sözüne her zaman inanan biriyim. Hastalığımın nedenlerini ve nasıl tedavi edilebileceğini kendim araştırıp kendi sağlığım konusunda direksiyona geçmek istedim. Kendi sağlığımı doktorların 10-20 dk süren kısacık görüşmelerinde yazdığı ilaçların eline bırakmak istemedim. Bu sürecin beni nereye götürdüğünü ve olası ne gibi yeni misafirlerin gelebileceğini öğrenmek istedim. Yolumun uzun olacağını yola çıktığımda az çok anlamış olsam da tahminimden çok daha uzun bir yolculuk olduğunu yaşayarak öğrendim. Ancak bu süreçte güzel olan birşey vardı ki adı ne olursa olsun (Haşhimoto, MS, Romatoid Artrit, T1 Diyabet, Parkinson vd.) tüm kronik otoimmün hastalıkların başlangıç noktası aynıydı (tetikleyicileri birbirinden farklı olsa dahi dengesi bozulmuş ve agresifleşmiş bir bağışıklık sistemi) bu yüzden kendi araştırmalarımda öğrendiğim otoimmün hastalıkların altında yatan ‘KÖK NEDENLER ve TEDAVİLERİ’ konusu sadece bana ve benim gibi çok sayıdaki Hashimoto hastasına değil, otoimmün hastalıkları olan tüm bireylere ışık tutacaktı.
Ne yazık ki geleneksel tıp otoimmün hastalıklar konusunda kişiye gerçek anlamda bir ‘tedavi’ sunamıyor.Sadece hastalığın belirtilerini baskılamaya yönelik ilaç tedavisi ile bir yerde boğulmamamız için bize geçici can simidi atıyordu. Oysa hastalığa neden olan unsurları bulmak çok daha emek isteyen bir tedavi süreciydi ve bunu bize mevcut sağlık sistemi sunamıyordu.
Zaman içinde anladım ki insan vücudu gerçekten çok gizemli. O yüzden onu üzmemek ve ona istediği, hak ettiği güzel ortamı sağlamak lazım. Bu yüzden ki OTOİMMÜN İYİLEŞME VE SAĞLIK ile ilgili edindiğim bilgileri ve tecrübeleri sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Umuyorum ki sayfada yer alan bilgi ve paylaşımlar birilerinin hayatlarına dokunacak…Umuyorum ki birilerinin ‘tekrar kendi gibi ve sağlıklı hissetmesine’ ufacık da olsa bir katkım olacak… Unutmayın aslında hayatta hiç kimse karşımıza tesadüfen çıkmıyor. Kimilerinin bize verecek bir mesajı ve öğretecek şeyleri oluyor. Önemli olan bu mesajları doğru zamanda almak ve doğru yorumlayabilmek..!
İyileşme yolculuğunda sana bol şans ve keyifli yolculuklar dilerim.İnsanın kendi bedeni ile yeniden iletişime geçmesi ve onun sesine kulak vermesinin ne kadar önemli ve keyifli olduğunu sen de birgün anlayacaksın.
Şans ve doğa seninle olsun…!
Peki sayfamda neler bulacaksın ?
BLOG başlığı altında derleme makalelerimi bulacaksın. Bu kısımda bolca bilgi olacak.
AIP başlığı altında ise benim de uzun bir süre uyguladığım Otoimmün Paleo (Autoimmune Paleo – AIP) diyeti hakkında bilgi bulacaksın. AIP otoimmün iyileşme amaçlı bir gıda eliminasyon diyetidir. Her ne kadar başlarda uygulaması sana basit gibi gelse de aslında iyi bir hazırlık süreci ile doğru uygulandığında mucize sonuçlara tanıklık edeceğin etkili bir beslenme protokolüdür. Bu kısımda sizlere özet pratik bilgiler sunmaya çalışacağım.
TARİFLER başlığı altında benim de yaşam şeklim haline gelen PALEO (ve AIP) tariflerimi paylaşacağım.
KİTAPLAR kısmında ise bu süreçte okuduğum kitaplardan beğendiklerimi sizlere kısa bilgi olarak geçmeye çalışacağım.Eğer sizlerin de kitap önerileri olursa ve bu kısımda paylaşmak istediğiniz kitaplar varsa bana kısa içerik bilgisi ile iletmeniz durumunda kitapları inceleyerek, sayfanın amacına uygun olanları öneren adı ile birlikte sayfadan paylaşabilirim diye de düşünüyorum.
ILETISIM başlığı altından bana ulaşabilirsiniz. Ancak unutmayın ben bir Tıp doktoru değilim. O yüzden burada edindiğiniz herhangi bir bilgiyi önce kendi doktorunuzla değerlendirin. Ayrıca lütfen bana tahlilleriniz ve tedavi önerileri konusunda görüş sormayın! Ben sayfada sizlere kendi iyileşme yolculuğumun size de yol göstermesini ve ışık tutmasını arzu ediyorum. Ancak unutmayın ki hepimizin sağlık durumu kendine özel. Aynı hastalık isimlerine sahip olsak dahi hepimizin ‘tetikleyicileri’ ve ‘genetik geçmişi’ farklı. O yüzden bu faktörü unutmadan kendi yol haritamızı oluşturmamız ve en önemlisi de bu yolculukta bize rehber olacak sağlık ve moral ekibimizi iyi oluşturmamız lazım. Doğru kişilerle çalışmak ve doğru adımlar atmak, gerçek bilgiyi ve ilgiyi de ihmal etmemek gerekiyor.
Sizinle en baştan bir sırrı paylaşayım. İyileşme sürecinde benim olmazsa olmazlarım nedir ?
En uzak yollar dahi ufak bir adımla alınır. Ve benim olmazsa olmazlarım;
- İçsel motivasyon ve inanç
- Hedefe odaklı olmak ve kararlılık
- Gerçek bilgiye erişim
- Doğaya ve doğala yakın olmak
- Sosyal ve duygusal destek
- Ve asla vazgeçmemek…
Yolumuz uzun…Kimi zaman inişli çıkışlı. Kimi zaman ataklar yaşayacağız belkide ve yıldığımız olacak.. Birbirimizi motive edip, yalnız olmadığımızı bilerek birbirimizden güç alıp tekrar yola devam edeceğiz. Kimimizin yolu daha kısa olacak, kimimiz için ise belki de beklenenden daha uzun, önemli olan yolumuzdan şaşmamak. Etraftan duyacağımız olası olumsuz yorumlara ve eleştirilere de kulaklarımızı kapatıp sağlıklı ve hayattan keyif alır bir şekilde kaliteli yaş almayı kendimize hedef edineceğiz. O halde hadi başlayalım….
TEKRAR HOŞGELDİN…!!
‘Sonunda en büyük yaralarından bazıları en büyük gücün olur’